Suriye'de Alevilere Yönelik İnsan Hakları İhlalleri ve HTŞ'nin Etkisi

Blog Image
Suriye'de HTŞ'nin iktidarı ele geçirmesi sonrası Arap Alevilerine yönelik insan hakları ihlalleri artış göstermiştir. Bu durum, uluslararası platformlarda tartışılmaya devam ediyor.

Suriye'de Alevilere Yönelik İnsan Hakları İhlalleri ve HTŞ'nin Etkisi

Suriye’de El Kaide geçmişi olan HTŞ’nin iktidarı ele geçirmesinin ardından Arap Alevilerine yönelik kaçırma, mallarına el koyma, öldürme, yargısız infaz haberleri gündeme geldi. Münih Güvenlik Konferansı’nda Suriye'deki geçiş yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Suriyelilerin kendilerini temsil etme iradesinin dünya tarafından şaşırılacağını belirtti. Ancak sahada yaşananlar, bu iddiaların aksini gösteriyor.

Alevilere Yönelik Hak İhlalleri

Aleviler, Esad rejimiyle özdeşleştirilen bir grup olarak, Suriye’deki çatışmalarda gölgede kalıyor. Arap Alevilere yönelik hak ihlalleri, özellikle Alevi köylerine yapılan saldırılar ve yargısız infazlar ile dikkat çekiyor. Alevilerin kutsal kabul ettiği bir türbenin yakılması, toplumsal tepkilere yol açtı. Alevi üç hâkimin öldürülmesi, bu gruba yönelik tehditlerin ciddiyetini ortaya koyuyor.

Son olarak, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye'ye bağlı Beksê köyünden İmad Süleyman Mütevvec isimli bir belediye işçisinin kaçırılması ve ardından cesedinin bulunması, bu durumun somut bir örneği oldu. EHDAV Genel Başkanı Ali Yeral, sosyal medya üzerinden bu durumu kınadı ve Alevilere yönelik kin ve nefretin nedenini sorguladı.

Münih Güvenlik Konferansı'nda Alevi Sorunu

Münih Güvenlik Konferansı’nda, Arap Alevi toplumunun temsilcileri, Suriye’de yaşanan hak ihlallerini kamuoyuna duyurdu. Katılımcılar, Alevilere yönelik bir soykırım tehdidinin var olduğunu ve münferit olayların sistematik bir şekilde gerçekleştiğini vurguladı. Laik, demokratik ve çoğulcu bir Suriye’nin gerekliliği üzerinde duruldu.

Arap Alevileri Derneği (ASİ-DER) Başkanı Tevfik Usluoğlu, HTŞ’nin Halep operasyonu sırasında 430 kişinin öldüğünü, bunların çoğunun Arap Alevi olduğunu belirtti. Usluoğlu, Alevilerin Suriye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturduğunu ve Esad döneminin günahlarının Alevilere yüklendiğini ifade etti.

Alevilerin Sosyal ve Ekonomik Durumu

Akademisyen Hakan Mertcan, Suriye devletinin Alevilerin kontrolünde olduğu algısının 1970’lerden sonra Müslüman Kardeşler tarafından yaygınlaştırıldığını belirtti. Bu durum, Alevilere yönelik saldırıların artmasında etkili oldu. Alevilerin, yoksul bir kesim olarak, orduyu bir iş alanı olarak gördüğü ifade edildi.

Gazeteci Musa Özuğurlu, Alevilerin Baas Partisi ile özdeş tutulmasını eleştirerek, Alevilerin iktidar sahibi olmadığını, sadece iktidarda olan Alevilerin bulunduğunu vurguladı. Alevilerin sesinin duyulmadığı ve yaşananların daha kötü hale gelebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Uluslararası Tepkiler ve Gelecek Beklentileri

Emekli hakim Orhan Gazi Ertekin, Alevilerin kurucu unsur olamaması durumunda karşılaşacakları riskleri sıraladı. Katliam, tehcir ve asimilasyon gibi sonuçların kaçınılmaz olduğunu belirtti. Orta Doğu'da bir devletin olmaması, Alevilerin geleceği açısından belirsizlik yaratıyor.

Emekli diplomat Ünal Çeviköz, HTŞ’nin iç yapısının karmaşık olduğunu ve Alevilere yönelik ayrımcılığın devam ettiğini ifade etti. CHP ve muhalefet partilerinin Alevilerin karşılaştığı haksızlıkları dile getirmesi gerektiğini vurguladı. Alevilerin ve Kürtlerin sorunlarının uluslararası platformlarda daha fazla gündeme getirilmesi gerektiği belirtildi.