2025 İlk Çeyreğinde Dünya Ekonomisi ve Türkiye'nin Durumu

2025 İlk Çeyreğinde Dünya Ekonomisi ve Türkiye'nin Durumu
2025'in ilk çeyreği, dünya ekonomisinde kırılganlıkların arttığı bir dönem oldu. ABD'nin büyüme oranı düşerken, Türkiye'nin ekonomik durumu dikkat çekiyor. İşte detaylar.

2025 İlk Çeyreğinde Dünya Ekonomisi ve Türkiye'nin Durumu

2025’in ilk çeyreği, dünya ekonomisinin kırılganlığının iyi­ce yüzeye çıktığı bir dönem oldu. ABD ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yalnızca yüzde 0,4 yıllıklandırılmış büyüme kaydetti. Bu oran, son üç yılın en zayıf performansı olarak kayıtlara geçti. Tüketici harcamalarının yavaşlaması ve ithalatın öne çekilmesiyle ticaret açığı büyüdü. İstihdam piyasasında 130 bin kişilik artış öngörülürken, işsizlik oranı yüzde 4,2 seviyesinde sabit kaldı. Bu hafta açıklanacak işsizlik verileri, piyasalara nasıl sinyaller verecek merak konusu.

ABD Ekonomisindeki Gelişmeler

ABD’nin tüm ticaret ortaklarına önerdiği yüzde 10 temel tarife ve Çin’e yönelik sınır­sız ek vergi tehdidi, küresel ekonomide şok dalgası yarattı. Piyasalar, bu belirsizlikler karşısında bekle gör moduna geçti. IMF, bu ortamda klasik tahminleri bırakıp “referans senaryo” sunmak zorunda kaldı. Öngörülen enflasyon verileri bile revize edildi. ABD’de çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonunun yıllık yüzde 2,6’ya gerilemesi bekleniyor. Burada yaşanacak yukarı yönlü hareketler, kırılgan olan piyasalarda yeni satış dalgasını tetikleyebilir.

Bloomberg Economics’e göre, ABD büyümesi yılın ilk üç çeyreğinde yüzde 1’in altında kalacak. Küresel ticaret hacminde daralma riski belirginleşti. Çin’in ABD’ye ihracatında orta vadede yüzde 80’lik düşüş riski senaryolarda yer alıyor. Avrupa’da enflasyon yüzde 2,1 seviyesine gerilerken, büyüme yüzde 0,2 civarında kalacak. IMF uzmanları, olası riskler zincirini ticaret savaşlarının tırmanması, varlık fiyatlarında düşüş, borçlanma maliyetlerinde artış ve bölgesel büyüme dengesizliklerinin derinleşmesi olarak sıralıyor.

Türkiye'nin Ekonomik Durumu

Türkiye, dengeli adımlarla ilerliyor. IMF’ye göre Türkiye 2025’te yüzde 3 büyüyecek. Enflasyonun yüzde 37’ye gerilemesi beklenirken, TCMB’nin politika faizi son toplantıda yüzde 46 seviyesine çıkarıldı. Cari açığın ise yüzde 3,5 GSYİH seviyesine gerilemesi öngörülüyor. İhracatın önemli bölümünü gerçekleştirdiğimiz Avrupa’daki yavaşlama, Türkiye’nin dış ticaret kanallarını baskılayabilir. Bu nedenle ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi ve üretkenliği artıracak yapısal adımlar kritik önem taşıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin kalkınma finansmanında önemli bir başarıya imza attığını açıkladı. Önümüzdeki üç yılda Dünya Bankası, IFC, EBRD, AIIB, IsDB ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan toplam yaklaşık 41 milyar dolar uzun vadeli ve düşük maliyetli proje finansmanı sağlanacağı belirtildi. Bu kaynakların; yeşil ve dijital dönüşüm, afet dayanıklılığı, altyapı modernizasyonu ve kapsayıcı büyüme projeleri için kullanılacağı ifade edildi. Şimşek’in vurgusu net: ‘Hedefimiz, Türkiye’nin yüksek gelirli ülkeler arasında yer almasıdır’ dedi.

ABD ile Ekonomik İş Birliği

Türkiye, ABD ile ekonomik iş birliğini derinleştiriyor. 25 Nisan 2025 tarihinde, ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Büyükelçi Jamieson Greer ile yapılan çevrimiçi görüşmede, 100 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmi hedefi bir kez daha teyit edildi. Enerji, kimya, otomotiv, tekstil-hazır giyim, tarım, dijital ekonomi ve altyapı gibi sektörlerde iş birliğinin artırılması kararlaştırıldı. Mayıs ayında Washington’da TIFA (Ticaret ve Yatırım Konseyi) toplantısında bir araya gelinmesi planlandı. ABD’li yetkililer, Türkiye’nin ABD için kritik bir ticaret ve yatırım ortağı olduğunu vurguladılar.

Borsa İstanbul, küresel türbülansın gölgesinde direnç arayışında. Küresel ticaret savaşlarının ve ABD’nin agresif tarifelerinin dünya ekonomisinde yarattığı belirsizlik, Borsa İstanbul (BIST) üzerinde de etkili oluyor. Yılın ilk çeyreğinde BIST 100 endeksi, global dalgalanmalara rağmen sınırlı bir direnç gösterdi. Ancak volatilite arttı. Yabancı yatırımcı ilgisi, yüksek faiz ortamı ve İ.B.B. Başkanı İmamoğlu’na yönelik tutuklama kararı nedeniyle sınırlı kaldı.

Sonuç ve Gelecek Beklentileri

Sonuç olarak; ABD’nin öngörülemez ticaret politikası, dünya genelinde ciddi kırılganlıklar yaratıyor. Ancak Türkiye; güçlü para politikası duruşu, dış kaynak çeşitlendirme stratejisi ve diplomatik açılımlarıyla bu türbülansı fırsata çevirebilir. Önümüzdeki altı ay; ABD-Çin müzakerelerinin seyri, Avrupa büyüme görünümü, Fed’in faiz patikası ve Türkiye’nin içindeki yapısal reformları ekonomik dayanıklılığımızı belirleyecek. Türkiye, doğru adımlarla bu fırtınadan güçlenerek çıkabilir.